Siyah, mor hikayem…

Gül kokulu hicranım
buyruğuna almıştın gururumu
sana inat düşlerim getiriyor her
akşam
ab-ı hayat yüzünü
yakıcı güzelliğinin ışığı aydınlatıyor ruhumu
sarıldığımda bir başkalık var diyorum
inceliğinde
güvercin kadar narin ve kıvrak
dolu dolu kadınsın
eşsizsin bütün kadınların içinde
buluştuğumuz varoluş ve yok oluşlarda
yüzyıllık hasret,
ateşi keşfediyor dudaklarında
kanatlanıp uçuyorum bütün belirsizliklere
öyle muhteşemsin ki ey nazlı bahar
ay yüzün şiirlere can verir
duyar mısın sesimi
kutsal mabedim
ihtişamlı hünkârım
yakarışlar sanadır
gitme diyorum, uzaklaşma
bitmesin senli zaman
derken, neler oluyor
göklerden yeryüzüne inen bu sevda
azgın bir dere yatağında,
tuhaf? Bir başka kayboluş başlıyor
savruluyorum bilinmezlikler içinde
söylenip duruyorum kendi kendime
ne büyük çılgınlıkmış meğer
her şey anlamını yitiriyor bir anda
kalbimden umur kalkıyor asil tebessümün
sihirli rüyalar
çıkıyor hayatımdan
gözlerimden düşüyor gözlerin
utanmaya başlıyorum artık hor gördüğün bu aşktan…
Bir yalan aşk ve bir kadın;
yıllardır aralıksız süren,
diller dökülen
saf bir kalbin destanını
sayfalarında saklayan kitapların
Ve hiç bitmesin dediğim
senli zaman uğurlanıyor,
soylu turnaların çığlıkları sarıyor asumanı
baharda yapraklar düşüyor dallarından
bozuluyor tutku yaratan bütün efsunlar
takvim yaprakları şaşırıyor denizlerde
gelgitler kalakalıyor
ağlıyor yalnızlığım
hayalim güller içinde bir makber
mahrem buluşmada vuslat mahşere kalıyor
belli ki gelmiş göç vakti
zümrüdü anka sensizliğe taşıyor zamanı…

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Şehadetler…

Ey ruhum
muazzez canlar
yine düşerlerken toprağa
mihneti yaşıyoruz
satın alınmış akıllar
umursuzların
hamaset saltanatına
tutkun,
bitmiyor alkışları,
idrakten yoksun
karanlıklardayız
muazzeptir
hali pür melalimiz…
(Barış Pınarı Harekât Bölgesinde Şehitler, 02 Aralık 2019)

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Ayrıldık derin saflara…

Hamaset değil
sükunet ve aklı selim zamanı
tarihin kirli sayfaları açıldı önümüze
arkamızdan mı itiliyoruz,
yoksa?
Hevesle mi giyiyoruz postalları?
Öyle kötü yakalandık ki;
aklımız ziyan,
bizi unuttuk
sayıyoruz yetmişiki milleti durmadan
ayrıldık derin saflara
kavgamız; sen, ben
eğilmiş başlarla nasıl baş edilir
onca güçle, dirlik olmadan?

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Nedir bu hamaset nutukları …

Bir bahardı umut doluyduk,
umutlanmıştık…
Ne bir ölüm haberi ne bir olay…
Ne oldu da takvimler 7 Haziranı gösterdiğinde;
birden azan şiddet
dağlardan şehir merkezlerine taşındı,
oradan yüreğimize;
acıyla, kederle ve yasla dolmaya başladı terörün kurbanları…
Sokaklar, evler, koca şehirlerde;
analar “oğlum” çığlıklarıyla boğulmaya başladı.
İnsan ölümleriyle,
bir başka hayata hayat mı muradınız?
Ülkemiz üzerinde oynanan şer planları
hemen sınırlarımızda;
Irak ve ardından Suriye’de iç savaşın ürpertileri;
topraklarımızda…
Ey siyasetin ehil olmayan mensupları!
Her bir olaydan sonra nedir bu hamaset nutukları?
Delikanlı yiğitlerin acısı dağlamalı vicdanları
Ey siyasetin “dalkavukları” “yalakaları”!
Ama biliyoruz ki;
sizler hemen yarın bitireceksiniz “başkalarının” matemini.
Yok mu hiç!
Bu ülkenin onurlu sorumluları…
(7 Eylül 2015 Dağlıca’da katliam; 16 Askerimiz Şehit)

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Rana;

Her zamansız ayrılışında
sevginin o çıkmaz sokaklarında
yüzüm gülüyor mutluyum sanma,
kemanın hüzünlü sesi
sessiz yağmurların seli gibiyim
ne büyük acıymış aşkın bedeli
kitaplara sığmıyor sevdanın dili
bir yanda sen varsın, bir yanda kader,
yüzünü görmeden geçiyor sanki seneler,
sabahlara çıkmıyor
sensiz geçen geceler
serabına hasret
gözyaşı oluyor bütün hüzünler…

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın