Bir akşamın getirdikleri…

Akşamdı siyahlar içinde bir gül-i rânâ
büyülü goncalar yeşermişti
namelere eşlik eden dudaklarında,
davetkârdı oynaşan omuzları,
uzaktan bakışları
ışıltılı bir sevdanın kapısız zindanına
çekiyordu
kelepçeler takıldı ruhuma
sihirli akşamın yıllar sürecek
esaretinden bihaber
koşmak, kalbine sokularak sığınmak
istedim
serabına aşık oldum bir kara sevdanın
mahşerinde kayboldum
iman ettim aşkına
seneler oldu
isminin her hecesi kor olup yakıyor dudaklarımı
sayıklıyorum binlerce defa her tekrarında
kuş olup kanatlanıyorum
hasretiyle kalbim bir yanardağı gibi
kaynıyor korkular içinde korkarak
bilmediğim hiç görmediğim zamanları,
derinlerde çok derinlerde bir başka dünyada yaşıyorum
mihriban sevgili;
çağları değiştiriyor gülüşün
hayalin yetmiyor
düşler kuruyor
ruhumla ulaşmaya çalışıyorum
adına şiir diyorlar mısralarla yakarışın
kelimeler canlanıyor
seni tarif ediyorlar;
kaygılarım
merakım
kıskançlıklarım
duygularım
sitemler var
çılgınlıklar
ilanı aşkım;
Leyla diyorum
Mecnunun oluyorum
sensizlik ne büyük yalnızlık
sokağınızda sabahlıyor
ışığınızda silueteni arıyorum
beni hüsranlarınla yarıştırıyorsun
gölgelerinle sevişiyorum
hiddetinle tanrıça yapmışım seni
gönül denen kainatta
tek başına yer vermişim sana
yanma pahasına cehenneminde
o yalancı o günah gözlerinden varmak istiyorum kalbine
ruhumu yakıyorsun
yüzün sonsuzluk nuru
çağırıyorum ay ışığını
yüreğim dergah
vuslatın elem tapınağı
kapındayım, çaresiz dervişim
senden kopamıyor
seninle sonsuzlukta buluşuyorum
bilmediğim ateşleri
tutuşturuyorsun ellerime
ıstırabı koyuyorsun avuçlarıma
halim avare çok yorgunum
yanan yeşil dal gibi titriyorum
özlemin umut değil tufan oluyor
ölmeden önce ölümü yaşatıyorsun
masallar ülkesinin mihracesi
kapatma kalbimin son kapısını
gizeminle getir senli mor geceleri
bu gün bir kapı arala rüyalarıma
sönsün kalbime bıraktığın vuslat ateşi
güvercinler şefkat tebessümlerini taşısınlar ruhuma gece
karanlığı saçlarının aydınlığı doğsun dünyama…

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Mutluyum…

Senin ama benim diyemediğin kitapların
Benim ama sahiplenemediğim aşkın
Ve bir benim galiba
koyun koyuna hasretle yaşayan…
Uzaktan hem de çok uzaktan
sevmekse dokunmadan yakınında olmadan
hayallerde seninle yaşamaktan
adına aşk denen varlığından
mutluyum ben…

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Sendin bu gün…

Özlemin nedendir bilmem
Himalayalar kadar yüksek
onlar kadar kutsaldı bu gün…
Yanında, yanı başında
eteklerinde olmak istedim,
ellerimle dokunmak sana…
Nefes nefese
buluşmak istedim
en uç tepelerinde…
Ruhum bir koşu gitti geldi
kar soğuğunda
dalga dalga ısındı bedenim…
Anlatabilsem ruhaniyeti
alevler sardı karardı gözlerim,
baktım;
öyle heybetli, yüce ki halin,
hilâl mi doğumun
bayramım olacakmış meğer ismin…
Bitmiyor gece gündüz hayalin,
göz pınarlarından düşen her damlada
ayrılık hüzünlerin…
Kader ebedi kaybolmaksa
işte sen aşkı hakikatsin,
hicranınla kederinden
yudum yudum kandırıyorsun
mahidevranım…
Yeni açmış bütün çiçekler
bakıyorum sıraya dizilmişler
her biri benim diyor
ten kokuna özenmişler…
Sesleniyorum yankılanıyor
feryadım,
sana ulaşmadan yollarda kalıyor,
duyuramıyorum…
Sesini istiyorum…
Nefesindi,
dudaklarındı
özlediğim,
gözlerindi…
Sendin bu gün
öylesine çok özlediğim…

Orhan Çimen

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

Her şey ayan beyan…

Hak,
diyor
ar damarı çatlak
kuşatmış
hakkı çalıyor
göstere göstere
sevimsiz
pervasız şaki
sazende saz çalar gibi
mutlu
haramiler sarmış dört bir yanı
itibar desen
iltifatın bini bir para onlara,
öğretirlerdi evvelden helal lokmayı,
korkulurdu haramdan,
sahipsiz zerreye dokunulmaz
emanet mukaddesi iffetti,
gayri kabilin meşruiyet sınırlarını genişlettik
şimdilerde
her şey ayan beyan
ürkütücü olağan…

Orhan Çimen

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın

İnsanı seveceksin…

Mevlana mı Yunus mu
rehberin,
ayet ise düsturun
ayırmadan
insanı öyle seveceksin
belli ki değil fıtratın
mihenktir görünen nezaketin
aldatma sanatın
dilde poza
gönülde riyaya koşuyor meylin…

Orhan Çimen

Genel kategorisine gönderildi | Yorum bırakın